Ostim Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürüten Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, Türkiye’nin milli otomobil markasını oluşturmasının yolunun gelişmekte olan ülkelerin dahil olacağı uluslararası konsorsiyumdan geçtiğini savunarak, ”Bu konsorsiyum sayesinde 1,5 milyar nüfusun üzerindeki pazara ulaşılırken, Ar-Ge ve üretim maliyetleri de en aza indirilecek.. Yetkililer inansın, 4-5 yıl içinde yerli otomobili yollarda olur” dedi.
REKABET GÜCÜ ZAYIF
Volkswagen ve Renault’un birçok ülkedeki düşük üretim düzeyine sahip markaları satın aldığına ve dünya otomotiv pazarının bir kaç markanın eline geçmeye başladığına dikkati çeken Çelikdoğan, küresel düzeydeki mevcut pazar yapısının Türkiye’nin kendi otomobil markasını oluşturmaya elverişli olmadığını, oluşturulacak söz konusu markanın da kısıtlı pazar nedeniyle devler karşısındaki rekabet gücünün zayıf olacağını söyledi.
Bursa, Sakarya ve Kocaeli’ndeki fabrikalarda üretilen otomobilleri yerli olarak niteleyen Çelikdoğan, yerli otomobilden farklı olarak Türkiye’nin Ar-Ge’si, tasarımı ve başta motor olmak üzere kullanılan parçalarıyla ”milli otomobil”ini üretmesi gerektiğini dile getirdi.
Milli otomobilin Türkiye’nin 2023 yılı için belirlediği ekonomik hedeflere ulaşması için de önemli olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Çelikdoğan, şöyle konuştu;
”Siz 300 bin araç üreterek otomotiv devleriyle rekabet edemezsiniz, rekabette varım demek için en az 1 milyon araç üretmelisiniz. İlk 10 a girmek için 3 milyon… Bunun yolu da 1 milyon aracın satılacağı pazar bulmaktan geçiyor. Bu pazarın ve üretim masraflarının karşılanması için ülkeler arası konsorsiyumlara ihtiyaç var. Bizim yol haritamıza göre, Türkiye’nin milli otomobil markasını oluşturmasının yolu gelişmekte olan ülkelerin dahil olacağı uluslararası konsorsiyumdan geçiyor.”
“5 AYRI SEGMENTTE ÜRETİM YAPILABİLİR”
Konsorsiyum üyesi ülkelerin her birinde üretim tesislerinin olacağını, bu tesislerde 5 ayrı segmentteki otomobillerin kademeli olarak planlanarak üretileceğini dile getiren Çelikdoğan, ”Konsorsiyum sayesinde 1,5 milyar nüfusun üzerindeki pazara ulaşılırken, Ar-Ge ve üretim maliyetleri de en aza indirilecek. Her ülkede üretilen otomobiller, o ülkenin markasını taşıyacak. Konsorsiyuma katılan ülkelerin birbirleri ile yapılan ticaretinde gümrük tarifelerinde azalma veya 0 tarife ile milli otomobil bütün pazarda ucuz ve tercih edilen marka olacak” diye konuştu.
“DEVLET AR-GE’YE DESTEK VERSİN YETER”
Doç. Dr. Çelikdoğan, bugün otomotiv sektöründe bilgi ve teknolojinin yabancı yatırımcıların elinde olduğu bir üretim yapısının hakim olduğunu ifade ederek, yabancı otomotiv markalarına verilen her yatırım teşvikinin milli otomobilin üretiminden uzaklaşması anlamına geldiğini öne sürdü.
Birçok sanayicinin uzun yıllardır milli otomobil için emek, zaman ve para harcadığını vurgulayan Çelikdoğan, ”Bu konuda bilgi ve teknoloji birikimimiz belli ölçüye kadar var. Bu seviyenin daha ileriye taşınması ve üretimle taçlandırılması için devletin sadece Ar-Ge konusunda destek vermesi yeterli. Yetkililer çizdiğimiz yol haritasına inansın, 4-5 yıl içinde milli otomobili yollarda olur” dedi.
“3 MİLYON ADEDİ AŞMAK ŞART”
Milli otomobilde milli motorun kullanılmasının olmazsa olmaz olduğunu savunan Doç. Dr. Çelikdoğan, fosil yakıtlı motorların yanında milli otomobilde elektrikli motorun kullanıldığı modelin de olmasının hedeflediğini dile getirdi.
Sedat Çelikdoğan, Türkiye’de üretilen otomotiv ürünlerinin kalitesinin uluslararası piyasada kendini kabul ettirdiğini, fiyat, servis ve teslimat konusunda rekabet gücüne de sahip olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
”Son 12 yıllık periyota bakıldığında ihracat-ithalat dengesi zaman zaman fazla ve zaman zaman da açık verdi. 1 milyon adetin üzerinde araç üretimi yapılan ülkede ihracat fazlalığı olması gerekir. Üretimin ve ihracatın artırılabilmesi için daha çok araç modeli Türkiye’de üretilmeli. 2023 yılı hedefi olarak Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olabilmek için üretimin 3 milyon adedi aşması gerekiyor. Bu sayıya erişebilmek için otomobil segmentinde 4-5 model, elektrikli otomobilde en az 1 model, hafif ticari araçlarda en az 3 model ve diğer ticari araçlarda 6-7 tip modele ihtiyacımız var.”